Ertuğrul Bey ve nesebi
Kayıların Söğüt ve Domaniç havalisine geldikleri sırada reisleri bulunan Ertuğrul Bey’in nesebi kat’i şekilde tespit edilememektedir. Kayıların Anadolu’ya geliş zamanları gibi, kimler idaresinde geldikleri de iyice bilinmemektedir. Zira, elimizde Osmanlı beyliğini kuran şahısları ilk yıllardan itibaren tanıtan vekayinameler tam değildir. Osmanlı tarihlerinin hemen hepsinin birbirinden ufak farklarla anlattıkları Süleyman Şah hâdisesi belirli bir kaynağa istinad etmemektedir. Onun için, Ertuğrul Bey’in babasından başlayarak nesebini şüpheye meydan vermeyecek tarzda tespit edebilmemiz, ancak yeni bulunacak vesikalara ve yapılacak ilmî tetkiklerin neticesine bağlıdır.
Ertuğrul ve Osman Bey zamanında yaşamış olan Rum müverrihleri ile Selçuklu vaka’nüvislerinin eserlerinde Ertuğrul Beyden hiç bahis yoktur. Kendisinden bahis olmadığı için tabii nesebinden de bahis olmayacaktır. Ertuğrul Bey’den bahseden eserler, onun ölümünden en az yüz sene sonra kaleme alınmışlardır. Ertuğrul’un ismine ilk defa Yıldırım Bayezid’in gazalarına iştirak etmiş olan Şemseddin Muhammedül Cezerî’nin Tarihül İslâm adlı kitabında rastlanır. Burada, Osman Bey’in Bilecik fethi anlatılırken babasının adı Erdukrul şeklinde kaydedilip geçilir. Ertuğrul Bey’in nesebini tesbite delil ve medar olabilecek en eski kayıtlara, on dördüncü asrın sonları ile on beşinci asrın başında yaşamış olan Şair Ahmedî’nin îskendernamesinde ve yine on beşinci asrın ilk yarısında yaşamış bulunan Yazıcızade Ali’nin Âl-i Selçuk tarihinde rastlanır. Yazıcızade bu eserinde Birinci Alâeddin Keykubat’tan bahsederken «Rum ucunu Kayı’dan Ertuğrul’a ve Gündüzalp ve Gökalp’e ısmarladı» demektedir. Bu ifadeden Gündüzalp’in, Ertuğrul’un babası olduğu neticesini çıkaranlar olduğu gibi, Ertuğruğrula nisbeti olmayan başka bir uc beyi olabileceğini tahmin edenler de vardır.
Fatih devri şairlerinden Enverî ve Fatihan son veziriazamı Karamanı Mehmet Paşa, Ertuğrul’un babasını Gündüzalp olarak zikrederler. Behçet-üt Tevarih sahibi Sükrullah’dan başlamak üzere İkinci Bayezit ve müteakip padişahlar zamanında yaşamış ilk Osmanlı tarihçilerinden Âşıkpaşazade, Oruç Bey, İdrisi Bitlisi, Neşrî, Lütfi Paşa, İbni Kemal, Hoca Sadeddin; Ertuğrul’un babasını Süleyman Şah diye kaydettikten sonra birbirinden ufak tefek farklarla Nuh Peygambere kadar giden bir şecere tanzim ederler.
Aşıkpaşazade, Oruç Bey ve Neşrî gibi müverrihlerden daha önce yaşamış bulunan Ahmedî, Yazıcızade Ali, Enverî, Karamanî Mehmet Paşa gibi kimselerin eserlerinde Gündüzalp ismine rastlandığına; mezkûr müverrihlerin Süley’man Şaha atfettikleri maceranın da yaşadığı işaret edilen devrin tarihî hâdiselerine pek tetabuk etmediğine göre; Ertuğrul’un babasının Süleyman Şah değil Gündüzalp olması daha kuvvetle muhtemeldir.
Âşıkpaşazade ve diğer ilk Osmanlı müverrihlerinin eserlerinde Kayıların Anadolu’ya gelişleri ve Ertuğrul Bey idaresinde Söğüt havalisine yerleşmeleri hulasaten şöyle anlatılmaktadır:
Kayıların Söğüt ve Domaniç havalisine geldikleri sırada reisleri bulunan Ertuğrul Bey’in nesebi kat’i şekilde tespit edilememektedir. Kayıların Anadolu’ya geliş zamanları gibi, kimler idaresinde geldikleri de iyice bilinmemektedir. Zira, elimizde Osmanlı beyliğini kuran şahısları ilk yıllardan itibaren tanıtan vekayinameler tam değildir. Osmanlı tarihlerinin hemen hepsinin birbirinden ufak farklarla anlattıkları Süleyman Şah hâdisesi belirli bir kaynağa istinad etmemektedir. Onun için, Ertuğrul Bey’in babasından başlayarak nesebini şüpheye meydan vermeyecek tarzda tespit edebilmemiz, ancak yeni bulunacak vesikalara ve yapılacak ilmî tetkiklerin neticesine bağlıdır.
Ertuğrul ve Osman Bey zamanında yaşamış olan Rum müverrihleri ile Selçuklu vaka’nüvislerinin eserlerinde Ertuğrul Beyden hiç bahis yoktur. Kendisinden bahis olmadığı için tabii nesebinden de bahis olmayacaktır. Ertuğrul Bey’den bahseden eserler, onun ölümünden en az yüz sene sonra kaleme alınmışlardır. Ertuğrul’un ismine ilk defa Yıldırım Bayezid’in gazalarına iştirak etmiş olan Şemseddin Muhammedül Cezerî’nin Tarihül İslâm adlı kitabında rastlanır. Burada, Osman Bey’in Bilecik fethi anlatılırken babasının adı Erdukrul şeklinde kaydedilip geçilir. Ertuğrul Bey’in nesebini tesbite delil ve medar olabilecek en eski kayıtlara, on dördüncü asrın sonları ile on beşinci asrın başında yaşamış olan Şair Ahmedî’nin îskendernamesinde ve yine on beşinci asrın ilk yarısında yaşamış bulunan Yazıcızade Ali’nin Âl-i Selçuk tarihinde rastlanır. Yazıcızade bu eserinde Birinci Alâeddin Keykubat’tan bahsederken «Rum ucunu Kayı’dan Ertuğrul’a ve Gündüzalp ve Gökalp’e ısmarladı» demektedir. Bu ifadeden Gündüzalp’in, Ertuğrul’un babası olduğu neticesini çıkaranlar olduğu gibi, Ertuğruğrula nisbeti olmayan başka bir uc beyi olabileceğini tahmin edenler de vardır.
Fatih devri şairlerinden Enverî ve Fatihan son veziriazamı Karamanı Mehmet Paşa, Ertuğrul’un babasını Gündüzalp olarak zikrederler. Behçet-üt Tevarih sahibi Sükrullah’dan başlamak üzere İkinci Bayezit ve müteakip padişahlar zamanında yaşamış ilk Osmanlı tarihçilerinden Âşıkpaşazade, Oruç Bey, İdrisi Bitlisi, Neşrî, Lütfi Paşa, İbni Kemal, Hoca Sadeddin; Ertuğrul’un babasını Süleyman Şah diye kaydettikten sonra birbirinden ufak tefek farklarla Nuh Peygambere kadar giden bir şecere tanzim ederler.
Aşıkpaşazade, Oruç Bey ve Neşrî gibi müverrihlerden daha önce yaşamış bulunan Ahmedî, Yazıcızade Ali, Enverî, Karamanî Mehmet Paşa gibi kimselerin eserlerinde Gündüzalp ismine rastlandığına; mezkûr müverrihlerin Süley’man Şaha atfettikleri maceranın da yaşadığı işaret edilen devrin tarihî hâdiselerine pek tetabuk etmediğine göre; Ertuğrul’un babasının Süleyman Şah değil Gündüzalp olması daha kuvvetle muhtemeldir.
Âşıkpaşazade ve diğer ilk Osmanlı müverrihlerinin eserlerinde Kayıların Anadolu’ya gelişleri ve Ertuğrul Bey idaresinde Söğüt havalisine yerleşmeleri hulasaten şöyle anlatılmaktadır: